I.GİRİŞ
Covid-19 pandemisi küresel ekonomide tahribatın büyüklüğü ve derinliği bakımından en az İkinci Dünya Savaşı kadar ağır izler bıraktı. Özellikle 2017’nin ikinci yarısından itibaren görülmeye başlanan küresel ekonomik sıkıntılar dünya ticaret hacmini ciddi boyutlarda etkilemişken 2019 yılının sonunda görülen Corona salgını küresel ekonomik büyümeyi ve dünya ticaret hacmini olumsuz etkilemiştir.
Bu durumdan Türkiye ekonomisi de başta işsizlik, enflasyon, cari açık olmak üzere olumsuz etkilenmiştir.
II.KÜRESEL EKONOMİ
II.1.2020’de Dünya Ekonomisi
OECD’nin 2020 yıllık raporuna göre Krize karşı emsali görülmemiş hükümet ve merkez bankası eylemleri ile küresel ekonomik faaliyetler birçok sektörde hızlı bir şekilde toparlanmaktadır.
2020 yılında Covid-19 salgını, en başta Çin ekonomisini vurdu. Pandemi, önce Şubat 2020’de Asya’ya ve Mart ayında da Batı ülkelerine sıçradı. Pandemiden Fransa, İngiltere ve ABD sağlık ve ekonomileri kötü etkilendi. Çok sert önlemlerle beraber imalat sektörü mal üretemez duruma geldi. Bunun en büyük etkisi dünya emtia fiyatlarının yükselmesi oldu. Salgın süreci ile başlamasıyla 2020’nin ekonomi hikayesi bittiği gibi; 2021 yılının ekonomik hedefleri ve süreçleri de hikaye edilmeye başlandı.
2020 yılında yaşanan Covid-19 salgını sebebiyle küresel firmalar için tedarikçilerin yakın bölgelere kaydırılarak tedarik mesafeleri ve sürelerinin kısaltılması öncelik kazanmıştır. Bu durum bölgeselleşmeyi netice vererek; tedarikin daha sık ve daha küçük partiler halinde yapılmasını, tedarik güvenliğinin yanında ara ve nihai malların stratejik lokasyonlarda stoklanması eğilimlerini öne çıkarmıştır.
II.1.a.Hizmet Sektörü
Covid-19 salgını, öncelikle hizmet sektörünü olumsuz etkiledi. Bunun temel sebebi hizmet sektörünün insanların ve emtianın mobilitesine birebir bağlı olmasından kaynaklanmaktadır.
Başta turizm olmak üzere hizmet sektörünün olumsuz etkilenmesi ekonomik büyüme gerçekleşmelerini de aşağıya çekmiştir.
Diğer taraftan; 2021 yılı üçüncü çeyreğinin sonuna kadar hizmet sektöründeki sıkıntıların devam edeceği değerlendirilmektedir.
II.1.b.Emtia
Covid-19 salgını, emtia üzerinde de hikayeler yazdı.
Emtia piyasası, 2020 yılında satıcılar açısından pozitif; alıcılar ve nihai tüketiciler bakımından negatif süreçle noktalandı.
Pandemi sürecinden imalatın belli bir süre sekteye uğraması genel anlamda emtia fiyatlarını yukarı yönde etkiledi.
Bu durum; hem sınai hem tarımsal bakımdan gerçekleşti. Tarım ürünlerinde özellikle bazı ülkelerin (Rusya ve Çin gibi) stoklamaya gitmeleri tarımsal ürünleri fiyatlarını da artırdı.
II.1.c.Otomotiv
Otomotiv sektöründe 2020 yılında küresel aktörler bakımından iyi geçmedi, denebilir. Pandemi sürecinin hizmet sektöründen sonra belki de en çok etkilediği sektörleden biri, otomotiv oldu. İmalat süreci ya işlemedi veya çok kısıtlı üretim yapıldı. Bu da otomotiv karlarının yıl sonu itibariyle büyük oranlarda aşağıda gerçekleşmesi değerlendirilmektedir.
Türkiye’de durum küresel otomotiv gelişmelere benzer olmakla beraber farklılıklar arz etmiştir. Sıfır araç üretiminin sekteye uğraması, döviz, ÖTV ve faiz artışı ile beraber sıfır araç ve ikinci el araç fiyatlarının aşırı artmasına sebep oldu.
Buna rağmen otomotiv sektörü, Türkiye’de satışlarını artırdı.
III. TÜRKİYE EKONOMİSİ
2020 yılının ana gündemi Covid-19 virüs sebebiyle yaşanan salgın süreci. Birçok kalkınmış ülkede olduğu gibi Türkiye’de mikro ve makro ekonomide olumsuzluklara sebep oldu.
Ancak hükümetin pandemi sürecini imalat merkezli olarak çözme ve aşmak için politika üretmesi uzmanlar tarafından olumlu karşılandı. Üçüncü çeyrek hariç ekonomik rasyoların negatif gerçekleşmemesi başta ihracat olmak üzere bazi lokomotiflerde gerçekleşen pozitif rakamlar 2020 Türkiye ekonomisine pozitif notlar verilmesine sebep oldu.
III.1.Hizmet Sekörü
Hizmet sektörü, küresel ekonomide olduğu gibi Covid-19 sebebiyle Türkiye’de en çok sıkıntı yaşayan sektörlerin arasında yer aldı.
Küçük esnaf başta olmak üzere pandemi kısıtlamalarının uygulanması hizmet sektörünü olumsuz etkiledi.
III.2.Emtia
Küresel piyasalarda yaşanan emtia fiyat artışı Türkiye’de fiyatların artmasına sebep oldu. Türkiye’deki artışların olmasında döviz kuru artışları da büyük pay sahibi olmuştur.
Emtia fiyatlarında yaşanan artışlar her ne kadar hammadde alımında sıkıntılara sebep olsa da pandemi kısıtlamalarına imalat sektörünün tabi tutulmaması emtia piyasasında faaliyet gösteren aktörlerin diğer sektörlere nispeten 2020 yılını daha pozitif geçirmesine sebep olmuştur.
III.3.Otomotiv
III.3.a.Otomotivde Üretim
Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) verilerine göre 2020 yılında toplam üretim 2019 yılına göre yüzde 11 azalarak 1 milyon 297 bin 854 adet olarak gerçekleşti. Otomotiv üretiminde yaşanan düşüşte yüzde 13 azalan (855 bin 43 adet olarak gerçekleşti) otomobil üretimi etkili oldu.
Üretimdeki daralmaya rağmen Türkiye otomotiv sektöründe yaşanan azalış, Avrupa’daki ekonomilerin rakamlarıyla karşılaştırıldığında en az gerileyen ekonomi oldu. Örneğin; Almanya’da yaşanan otomotivdeki daralma yüzde 25 olarak gerçekleşti. Fransa ve İngiltere’de de önemli düşüler gerçekleşti.
Toplam otomotiv ihracatı, 2020 yılını 25,9 milyar dolar ile kapatırken 2020 yılı beklentisinin yüzde 13,6 gerisinde kaldı. 2020 yılının başında otomotiv ihracat tahminleri 30 milyar dolar idi. Otomotiv ihracatında yaşanan düşüş, otomobil ihracatına da yansıdı. 2020’de yapılan otomobil ihracatı yüzde 22 azalarak 9,3 milyar dolar seviyesinde kaldı.
2021 yılında beklentiler daha olumlu tahmin ediliyor: Otomotiv sektöründe istihdam artışının devam etmesi ve üretimin yüzde 12,5 artışla 1.46 milyon adet olarak gerçekleşmesi tahmin edilmektedir.
III.3.b.Otomotiv Satışı
2020 yılında otomotiv pazarındaki toplam satışlar 2019 yılına göre yüzde 62 artış göstererek 796 bin 200 adet olarak gerçekleşti. Aynı dönemde, otomobil pazarı yüzde 58 oranında artarken; 610 bin 109 adet seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde yerli hafif ticari araç satışlarındaki artış 2019 yılına göre yüzde 112 oldu.
Son 10 yılın ortalama rakamlarıyla kıyaslandığında 2020’de toplam otomotiv pazarı yüzde 5 düşerken; ağır ticari araç pazarı yüzde 36, hafif ticari araç pazarı yüzde 20 oranında azaldı. Ancak otomobil pazarı 2020’deki yüksek talebin etkisiyle 10 yıllık ortalamaların yüzde 2 üzerinde pazar payını artırdı.
2020’de otomobil pazarında yerli araç payı yüzde 41 olurken, hafif ticari araç pazarında yerli araç payı yüzde 64 olarak gerçekleşti.
III.4.İhracat
Türkiye ekonomisi, 2020 yılını 169,5 milyar dolar ihracatla kapatarak yüzde 6,3 oranında azalmıştır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre otomotiv sektörü toplam ihracatın yüzde 15’ini gerçekleştirdi ve 15 yıldır üst üste ihracat şampiyonluğunu sürdürdü. 2020 yılında 2019’a göre, toplam otomotiv ihracatı USD bazında yüzde 17, Euro bazında ise yüzde 19 oranında azaldı.
2020 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı kümülatif olarak yüzde 77,3 olmuştur. Altın hariç tutulduğunda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 85,8 olarak gerçekleşmiştir.
İhracat verileri Türkiye’nin ihracat pazarının arttığını göstermektedir. Türkiye’nin dünya ihracat payı, 2020 yılında yüzde 7,29 oranında artmıştır. Türkiye’nin 2019 yılında küresel ihracattan aldığı payı yüzde 0,96’ya çıkmıştı. Bu oran, Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre 1948 yılından bu yana gerçekleşen en yüksek Türkiye payı olmuştu. 2020 Ocak-Ekim döneminde açıklanan verilere göre ülkelerin toplam ihracatı içinde Türkiye’nin payı ilk defa yüzde 1’i aşmış ve yüzde 1,03 olarak gerçekleşmiştir.
2020 yılında ihracatta en büyük paya sahip 5 (beş) il; İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Gaziantep olmuştur. Beş şehrin toplam ihracat tutarı, 109,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
III.5.İnşaat
İnşaat sektörü, 2020 yılının başında 2019 yılının sıkıntılarını atlatmaya hazırlanırken küresel sağlık kriziyle tekrar problemlerle karşı karşıya kalmıştır. Ancak Pandemi sürecine rağmen konut alımına ilişkin faiz oranlarının düşürülmesiyle sektör 2020 yılını artışla kapatmıştır.
2020 yılı, tüm zamanların konut satış rekorunun kırıldığı yıl olarak kayıtlara geçmiştir. 2019 yılına göre konut satışlarında yaklaşık yüzde 35 oranında artış gerçekleşmiştir.
Sektördeki genel beklenti 2021’in ilk 6 ayının zorlu geçeceği, ikinci 6 ay için daha iyimser olacağı değerlendirilmektedir.
2021 yılında inşaat sektöründe yüzde 4, inşaat malzemeleri sanayisinde ise yüzde 6-7 civarında büyüme tahmin edilmektedir.
Ancak WRS İmperium olarak sıkı maliye politikasının 2021 yılında da uygulanacağı düşünülürse özellikle konut sektöründe beklenen pozitif beklentilerin olmayabileceğini değerlendiriyoruz. Bununla beraber 2020 yılında olduğu gibi mesken alımlarına yönelik düşük faizli kredi uygulamasının olması halinde bu öngörümüzün olmayacağını da ifade etmek isteriz.
Diğer taraftan 2021 yılında inşaat sektöründe pandemi sürecinin seyri önemli bir etken olacaktır.
IV.2021 YILINDA TÜRKİYE ve DÜNYA EKONOMİSİ
IV.1.2021 Yılı Küresel Ekonomik Görünüm
Henüz açıklanmamakla beraber 2020 yılında küresel ticaret hacminde nominal olarak yüzde 11,7 oranında düşüş beklenmektedir. Küresel ticaret hacmindeki daralmanın reel olarak 2020 yılında yüzde 9,2 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Dünya ticaret hacmi son 10 yıla (2019-2019) bakıldığında reel olarak ortalama yüzde 3,8 büyüme gerçekleşmiştir.
Aşı ve ilaç çalışmalarıyla Covid-19 salgının tedavisinde 2021 yılı umut vaat etmektedir. Bu sebeple 2021 yılına ilişkin tahminlere göre küresel ekonomi ve ticarette toparlanma beklenmekle beraber bu iyileşmenin salgın öncesi seviyelere ulaşması pek mümkün bulunmamaktadır.
2021 yılında küresel ekonomik küçülmenin ortalama yüzde 5 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2020 yılında küresel ekonomide yüzde 4,2 küçülme tahmin etmektedir. OECD tarafından 2021 yılında dünya ekonomisinde yüzde 4,2; 2022 yılında 3,7 büyüme tahmin edilmektedir.
OECD’ye göre;
-
- Çin’deki güçlü toparlanma ile beraber 2021 yılının sonunda kriz öncesi seviyelere dönüleceği,
- Çin ekonomisinde 2021 yılı için yüzde 8 ekonomik büyüme olacağı,
- ABD ekonomisinin 2021’de yüzde 3,2 oranında büyüyeceği;
- Euro Bölgesinin 2021 yılında yüzde 3,6 ekonomik küçülme yaşayacağı,
- İngiltere’nin, 2021’de yüzde 4,2 büyüme sağlayacağı,
- Türkiye ekonomisinin 2021 yılı sonunda yüzde 2,9 oranında büyüyeceği
Tahmin edilmektedir.
IV.1.a.2021 Yılında Küresel Ekonomide En Büyük Etken Ayrışma Olacak
2021 yılının ilk günlerini yaşadığımız şu günlerde dünya, halen Covid-19 salgını krizinin ortasında yer almaktadır.
Dünya devletleri ve hükümetler 2021 yılında da pandemi sürecine odaklanmak zorunda kalacaklar. Aşı ve tedavi çalışmalarının yanı sıra salgından olabildiğince çabuk kurtulan veya salgının etkilerini minimize etmeyi başaran ülkeler yaşamsal olduğu kadar ekonomik olarak da pozitif ayrışacaklardır.
Bununla beraber hükümetlerin salgından en çok etkilenenlere yardımcı olmak için daha başarılı hedeflemeleri yapmak ve ekonomik enstrümanlarını daha optimize kullanmak zorunda olacaklar.
WRS İmperium olarak salgından kurtulmak suretiyle pozitif ayrışan ekonomilerin 2021 yılında beklentilerin ve hedeflerin de üzerinde yılı sonlandıracaklarını değerlendiriyoruz.
Pandemi sürecinde Türkiye’nin 2021 yılında diğer ekonomilere göre ayrışacağını ve kendi hikayesini yazacağını değerlendiriyoruz.
IV.2. 2021 Yılında Türkiye Ekonomisi
Merkez Bankası yönetiminin değişmesinden sonra yapılan ilk iki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında 675 baz puanlık artışla politika faizini yüzde 17’ye çıkarması, ekonomi aktörlerinin geleceğe ait olumlu beklentilerini artırdı.
Yeni ekonomi yönetimi, yaklaşık iki aylık görev sürecinde faiz artışının yanı sıra swap işlemleri, aktif rasyosu gibi alanlarda attığı adımlarla da yatırımcılardan ve yorumculardan olumlu not aldı.
Ancak 2020 yılında Merkez Bankası rezervlerinin aşırı düşmesi ekonomiye güven anlamında ciddi bir sorun olmaya devam ederken; yeni ekonomi kurmaylarının önünde de çözüm bekleyen en büyük sorunlardan biri olacağı değerlendirilmektedir.
2021 yılında yatırım, imalat, para ve maliye politikası kadar pandemi süreci sebebiyle salgından etkilenen sektörlerin ve ekonominin tüketim tarafının da iyi yönetilmesini gerektirmektedir.
Bu sebeple 2020 yılında yapılan “reform” açıklamaları olumlu karşılansa da sadece yatırımcı merkezli olması uygulamayı bütünsel özelliklerden uzaklaştırmaktadır.
IV.2.a. Türkiye Ekonomisini 2021 Ajandasında Neler Bekliyor?
IV.2.a.1. Döviz Kuru
Türkiye ekonomisi 2013 yılında 958 milyar dolara ulaşarak bütün zamanların zirvesine çıkmış olan milli gelir (GSYH), Türk Lirası cinsinden sürekli artmasına rağmen izleyen yıllarda aşağı ivmeli gerileyerek 2019 yılını 761 milyar dolarla kapattı. Milli gelirdeki düşüşün 2020 yılında devam edeceği tahmin edilmekte ve yaklaşık 740 milyar dolarla kapattığı tahmin edilmektedir.
Milli gelirdeki düşüş kişi başına gelire de yansımış durumdadır. 2013 yılında 12.489 dolar olan kişi başına gelir 2019 yılında 9.151 dolara kadar gerilemiştir. Bu rakamın 2020 yılı sonunda 8.827 dolar olması tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan; Türk ekonomisinin ara malı ithalatçısı olması sebebiyle döviz kurundaki artışın enflasyon üzerinde de baskıya sebep olmuştur.
Bu veriler Türkiye ekonomisi bakımından üretmek, büyümek, ihracat yapmak kadar döviz kurunun da iyi yönetilmesi gerektiğini göstermektedir.
IV.2.a.2. Enflasyon
İşçi ücretlerinde artış, döviz kurundaki yükseliş ile dünya emtia fiyatlarındaki artış Türkiye ekonomisinde 2021 yılında enflasyon baskısına sebep olacağı değerlendirilmektedir.
Pandemi süreci ile birlikte pandemi nedeni ile oluşan iş kaybının kronik işsizlik üstüne eklenecek olması, kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarma yasağı gibi önlemlerin sebep olduğu ve İMF’nin raporuna göre Pandeminin işgücünden faydalanma kaybının % 14 civarında olması ve bu etkenlerin henüz makro verilere yansımamış olması enflasyon baskısı tehdidini 2021 yılında devam ettireceği değerlendirmesi yapılmaktadır.
Diğer taraftan; 2013-2019 yılları arasında ortalama yüzde 1,5 olan bütçe açığı, 2020 yılında yüzde 4,5; aynı yıllarda ortalama yüzde 3,3 olan cari açık, pandeminin de etkisiyle 2020 yılında yüzde 5 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.
Duble açık (bütçe açığı – cari açık ikilisi) verilerinin son sekiz yılda ilk kez beraber yüksek olacağı bir yıl geride bırakılmış olunacaktır. Bu durumun emisyon hacmindeki artıştan kaynaklandığı ve emisyon hacminin 2020 yılında yaklaşık yüzde 37 oranında gerçekleştiği dikkate alınırsa 2021 yılında enflasyon üzerinde yüksek gerilime sebep olacağı değerlendirilmektedir.
Dolayısıyla enflasyon skalasının 2021 yılında dikkatli bir şekilde ve iyi yönetilmesi gerekmektedir.
Bu hususta Merkez Bankasının açıkladığı sıkı para politikası 2021 yılı için umut vaat etmektedir.
IV.2.a.3. İşsizlik
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı verilere göre işsizlik oranı 0,7 puanlık azalış ile %12,7 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 0,9 puanlık azalış ile %14,8 olmuştur. Yıl sonu gerçekleşmelerinin de yaklaşık yüzde 12 seviyelerinde olacağı tahmin edilmektedir.
Pandemi sürecindeki Türkiye’nin başarı öyküsü, aşı çalışmaları, ihracat pazar payındaki artış ve 2021 yılında dünya ticaret hacminin ortalama yüzde 4 oranında artış göstereceği tahminiyle işsizlik oranının Türkiye ekonomisini çok zorlamayacağı değerlendirilmektedir.
Diğer taraftan 2019 yılı Türkiye işsizlik verisinin yüzde 13,7 olduğu ve Pandemiye karşın 2020 yılının yüzde 12 oranında gerçekleşecek olması bu konudaki değerlendirmemizi desteklemektedir.
IV.3. Sonuç
Türkiye ekonomisi 2020 yılı gerçekleşmeleri itibariyle 2021 yılına yüksek risk teşkil eden düşük ekonomik büyüme, kişi başına gelirde düşüş, USD olarak milli gelirde azalış, enflasyon baskısı, son sekiz yıl ortalamasının üzerinde gerçekleşen bütçe ve dış ticaret açığı, dış borç yükü, yüksek faiz oranı ve 2020 yılının başına göre yüksek döviz kuru ile başlamış olmaktadır.
Diğer taraftan; Covid-19 salgınına rağmen işsizlik oranının fazla artmamış olması, Credit Default Swap (Kredi Temerrüt Takası) priminin yüksek olmakla beraber açıklanan kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmeleriyle düşmeye başlaması, 2020 yılı içinde ciddi değer kaybı yaşayan TL’nin yıl sonunda toparlanması 2021 yılında Türkiye ekonomisini olumlu etkileyeceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca Pandemi kısıtlamalarından üretim sektörünün istisna tutulması ve özel sektörün imal etmeye devam etmesi 2021 yılında Türk ekonomisini diğer ekonomilerden ayrıştıracak önemli bir etken olarak değerlendirilmektedir.
İhracat Pazar payının 2020 yılında artmış olmasının 2021 ekonomik büyümesine, istihdama ve kapasite kullanım oranlarına pozitif yansıyacağını değerlendiriyoruz.
Ahmet GÜZEL
WRS imperium, Yönetici, Sorumlu Ortak